Pages

8 Ekim 2018 Pazartesi

hem de çok.....

"özledim seni gözümün ışığı
özledim özümden gizli
gündestede yerin ayrı
özenilmiş özümlenememiş sevgi
çalakalem girip bir ozan yaşamına
çin mürekkepleriyle yazıldın
çin sedsiz mücellitsiz gönlüme
bir yazıldın ki sereserpe
özlemeyi iş edindik hü
telefonda telef olduk da bir gün
telefona fiş edindik hü
sakın beni arayın
evdeyim
yokum
sakın gelin
zili çalın sakın
bethoven'in sesine kulak asmayın
hem evdeyim hem yokum
aramayınız beni
özlemeyi öğrendim hü"

18 Ocak 2013 Cuma

yine o Mungan...

beden dediğin aşka vesile
insan ruhlara âşık olur
sevdikçe başkasını
kendini bulur

ne hasreti öldürür, ne vuslatı ondurur
suretten surete süründürür aşk seni
hayat dediğin bir gün anlamak
geçtiğin yolların kıymetini

bazı kalplerin kaderidir aşk 
ne dua beddua ne tövbe yemin
nafile pâzu boşalmış kıymet 
nice yazsan korunduğun gövdeye
tabiatta olmayan kelime
nasıl karşı koyabilir 
tabiat güçlerine

bin kere inkâr ettim
bin kapıda yenildim
aşk bin kere
bin kere ayrılık
dediğin sema adımları
kültürel miras genetik şifre 
tenimde 
açılan vahdet yaraları 
tutulduğum suretlerden 
geçtim gittim
kaderin önünde koşarken
yeni suretlere 
bin kere

hakikatim marifetim yadigârım
kalbini bende sınamışlar için 
adadığım divanım
ömrümü hayat yapan bütün erkeklere

bir kere olsun unutmak için
beyhude 
bin kelime! 

21 Ağustos 2012 Salı

İki noktali sessizlikler
Üç noktalara dönüştü
Bandırmanin kenarından geçiyor deniz
Kalem durmaz parmaklarımızda
Serbest serbest çağrışımlanarak akar cumleler
En yazılası zamanlar
Aşkın eline düşmüşüz
Düşlerimiz en içeride

9 Temmuz 2012 Pazartesi

"sanki fırlayıp yataktan
şiir düzersem hemen
benim olacakmışsın sandım
geceboyu yağmurla yarıştım
seni yazdım
her akşam yalnız yatarım
her gece seninle uyur
her sabah yalnız kalkarım
dul bakir bir adamım ". Uyku uykusuzluk arasindaki cizgide yol yol gulusun, ellerin, sakinligin...

11 Mayıs 2012 Cuma

Kabuk Adam

"bazen insana hiçbir şey hatırlamak kadar acı veremez, özellikle de mutluluğu hatırlamak kadar. unutamamak. belleğin kaçınılmaz intikamı. herhangi bir iz taşınıyorsa eğer, bu bir zamanlar bir yara açıldığındandır. yaşadığımız anları dondurup cümlelere dökme çabası, çiçekleri kurutup kitap yaprakları arasında ölümsüzleştirmeye benzer. hepimizin çoktan öğrendiği gibi, bir öykü, gerçekten yaşanmış da olsa, gerçekliği yansıtmaktan çok uzaktır, onun birkaç resminden, simgesinden oluşmuştur. "



"bu adada, dünyanın dört bir yanından gelmiş hırslı akıllı insanların arasında ne işim olduğunu düşünüyordum. yabancılık duygum ve mutsuzluğum öylesine artmıştı ki kalkıp gidecek gücüm bile kalmamıştı."


"bir balona şekil veren hava gibi benim de hayatıma şekil verecek bir şeye gereksinimim var."

"o günlerde iklimin de etksiyle düşünmeyi, daha doğrusu bir düşünceyi sonuna kadar götürmeyi ve çıkarımlar yapmayı bırakmıştım; yoksa durumuma katlanamazdım. hapishane, savaş gibi deneyimlerden geçenlerin çok iyi bildiği bir savunmadır bu, gerçeği bütünüyle kavramaktan, gelecekten isteklerde bulunmaktan vazgeçmek, yalnızca bir sonraki saati hedefleyerek yaşamak."

"tanrıdan başka. ben bir şeyden korkmam. kendin olmayı ancak öyle öğrenirsin. bu hem basit, hem de çok zordur. sadece kendin olmak."