Pages

15 Nisan 2008 Salı

carpe diem!



15 nisan 2008. günlerden de salı. sağımda deniz, karşımda bulutlar, tepemde güneş ve martılar, kulağımda Bach: BWV 1062,allegro, burnumda baharla anlaşmış deniz kokusu, tüm bedenimde ise coşkulu bir dinginlik var. bana uyan bir şekilde gayet çelişkili yani :) soruyorum kendime:

-ey kendim, mutlu muyum?
-mutluyum valla



baharı bandırma'da yaşamak çok güzel. hafif bir esintiyle, karışıyor deniz... çarşaf gibi değil de ufak ufak dans ediyor ahengli. baharı izlemeye 10 gün sonra Ankara'da devam edecek olmam da umrumda değil. hani "carpe diem" demiş ya şair. tüm mavileri içselleştirmeye çalışıyorum.



Pekineller harika. bu suiti çok güzel çalıyorlar. sanki Bach yanlarındaymış gibi. Bach kardeş baharda mı yapıyormuş ki bestelerini? ne hissediyormuş mesela?

denizi öyle kucaklamak istiyorum ki...

Ankara'dayken, denizi özlediğim zamanlarda Yahya Hocam'ın "Denize Açıl"'ını okur okur heyecanlanırdım çok.

böyle... içim içime sığmıyor............. bahar, bandırma çok güzel. babam "allah kimsenin canın baharda almasın" derdi.. çok haklıymış...

Denize Açıl

üç beş güzel söze kapılma
denize açıl
açıklarda yüz
vur kulaçlarını suya
döv köpükleri
topuklarınla uzat kendini ileri
bırak denizin tuzu
yaksın gözünü
su seni sarsın
sen baharsın
gemiyle yarışan martı
ve yunus gibi
al başını git
karardıkça derindeki sular

bırak uzakta kalan karayı
tat esrikliğini suyun
dön yönünü uçsuz bucaksız ufka
bırak kıyıda ağaçlar küçülsün küçülsün
martılar kanatlarıyla yol göstersin
ses kalmasın sudan başka
sen denizsin
bırak sevişsin
küçük bedenin
sen ve martılar
ve bir de kocaman salkım saçaklarıyla
deniz analarından başka
kimse yok insansızlığında doğanın
bak yalnızsın
kendini suya bırak
korkuyla şehveti
damağında tat
al ağzında ez
denizin tuzlu suyunu
tut bu anı
kaçmasın

küçük yüreğin korksa da boğulmaktan
yok olmayı göze alman gerekse de
erek yiğitlik olmalı
tek başına yaşanan

bırak kulaçların kanatların olsun
korkusuz martılar gibi
ufukta kaybolan
vur topuğunu
köpürt suyu
al başını git
güven denize

bırak karayı
bak portakal soyar gibi
dağları söküp çöpe atmışlar
kayaları ağaçsız bırakmışlar
ne güzelim korular kalmış
yaros zafanosta
ne de köyleri süsleyen
o güzelim eski rum evleri
kara
kaba kalabalıktan yorgun


korkma durmaz
ritmi bozuk yüreğin
vur kulaçları
parmaklarını aç
ger kolunu
ufka uzan
ufku tut
dokun batan güneşe
bırak ellerin yansın
sen güneşi yut

Yahya Tezel
Posted by Picasa

Hiç yorum yok: