Pages

11 Mayıs 2008 Pazar

"ütopya" hali -ne demekse-


eski defteri karıştırdım yine... amma da yazarmışız. beden hiç de sınır falan değilmiş o sıralar. ısrarla bir paralel evrende zaman geçiriyormuşum ben. şimdi şimdi anlıyorum. hiçbir şey düşündüğüm gibi değilmiş.


çok orhan veli olasım var bugün. eski bir palto, boynu bükük bir şapka, argın bir gurur cebimde, öyle düşmek istiyorum yollara. bir de serdeki erkeklikten daha muteber bir erkeklikte, canına okumak istiyorum tüm kelimelerin bi kibrit çöpüyle, avcumu ısıtacak kocaman bir alevle. sonra da ölüm gelsin zaten. kimbilir...

hiçbir gerçek bu kadar aldatmaz belki ve yalanlığından yalınıp tüm suretlerin, sahteliklerin; o dalgalara karışmış balıkların pullarından daha da çok hafiflerim ve bir martının gagasında yem olduğum da umrumda olmaz belki... belki don kişot bile korkar benden.. kimbilir... gürültüler patırtılar bir melodi oluverir belki. bulutlar kadar ağlayabilir miyim bilmiyorum ama daha fazla gürlerim belki. belki sellerle dost olup, dalgaları kıskandırırım ya da istanbul'dan daha fazla bir insan haline gelirim bir anda dirilip.

çok orhan veli olasım var bugün. şeytan habire beni de dürtüyor: "AÇ PENCEREYİ BAĞIR BAĞIR" belki çığlığımla tüm sağırların kulakları açılır, dilsizlerin dili çözülür. bu sefer nirvana bana ulaşmaya çalışır belki. belki öyle düşler görürüm ki, kabuslar iyi niyetli hale gelir, şeytan secde edebilir belki. kimbilir...

tütsü dumanlarının kokularının bir yanından hiç keşfedilmemiş kokularla uyurum belki.

belki şarap bile haram olmaz, hayyam'ın cezası bitiverir ve hayyam'dan daha sarhoş olup; başım ağrımadan uyanırım bir sabah. sayıkladıklarımı duymadan kimse. zaten sonra ölüm gelsin.. sonra.. ve belki necip fazıl'ın çilesi bir mutluluk haline gelir ya da mevlana'nın sararmış suretinde güller açar ve tüm denizler bir okyanus olur tüm mavileri içine alıp. belki de denizkızı doğru olur ya da kırmızı başlıklı kızın şapkası da gerçek olur. pinokyo dürüstleşir, la fontein uyur. kimbilir binbir gece masallarından daha uzun süren, daha fazla masal ama adı masal olmayan bir öykü başlar. tarih sondan başa doğru gider belki. belki ağaçların gözlerini görebilip, atomların çığlığından kulak zarlarımız patlayacak hale gelir. ya da tüm notalar şarkı söyleyip dans ederler belki bizimle. alice baya bir kıskanır herhalde ve hiç boynu bükük çiçek kalmaz belki, ezilen çimen de. kimbilir. zaten sonra ölüm gelsin. o sınır bitsin, çarpmasın insanın alnı hiç bilinmedik çizgiye. ölüm... ölümsüzlük? sonsuz cesurluk... hava boşluksuz kocaman bir gökyüzü... neden olmasın ki?

12 Mart 2004

Hiç yorum yok: