Pages

21 Ağustos 2008 Perşembe

siz bizim cezalandırabildiklerimizden misiniz, yoksa cezalandırabilemediklerimizden misiniz?

kaç gündür aklımda bu yazı aslında, ama elim değip yazamadım. ceza hukuku çalışıyorum, seçkin yayınevi'nden çıkan agon başarı grubu müfettişlik uzmanlık sınavına hazırlık dizisinden. bu dizilerin bir kısmı bizim için harika buluşlar oldu çok kolay çalışılıyor olması ve çarpıcı örnekleriyle konuyu akla kazıyıcı olması açısından.

okurken "vay beee" dedirttiren bir konu oldu. konu "ceza sorumluluğunu azaltan ya da kaldıran sebepler" konusunun alt başlığı olan "kanun hükmü ve amirin emri" alt başlıklı konu. burada kanunun hükmünde bir sorunumuz yok çok şükür; ancak amirin emri konusunda verilen örnek tüm sinir leri dingilteden cinsten. epey sıra dışı türkiye kamu alanı ve bürokrasi sınırları içinde türüne az rastlanacak rastlansa bile bu türün bir fiil ertesinde netice verememesi sağlanacak bir şey.

şimdi konunun tanımını ve örneği yazıyorum:



"anayasamıza göre; kamu görevlileri, görevlerini ifa ederken amiri durumundaki kişilerden aldıkları emirleri hukuka aykırı bulmaları halinde, emri yerine getirmez ve bu aykırılığı o emir verene bildirirler. ancak, emir hukuka aykırı olmakla beraber, amir emrinde ısrar eder ve bu emri yazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu halde emri yerine getiren sorumlu olmaz. bu durumda emri yerine getiren açısından bir hukuka uygunluk nedeni değil, birf sorumsuzluk nedeni söz konusudur. yerine getirme zorunluluğu, esasen hukuka aykırı olan emri hukuka uygyn hale getirmez. ancak hiyerarşik yapı dolayısıyla, emri yerine getiren soumlu olmaz. bu durumda sorumluluk emri verene aittir. emir hukuka aykırı olmanın yanısıra, ayrıca suç da teşkil edebilir. anayasamız, konusu suç teşkil eden emrin yerine getirilmesine hiçbir surette izin vermemektedir. bu durumda emri yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz ve emri verenle birlikte konusu suç teşkil eden emrin müeyyidelerine katlanır.
örneğin; genel müdür G, emri altında olan daire başkanı D'ye, bir tanıdığını göndereceğini ve onu sınava sokmadan ve mülakattan geçirmeden işe alması gerektiğini sözlü olarak emretse, D bu emrin kanuna aykırı olduğunu belirterek emri uygulamak istemese, bunun üzerine G sözkonusu emri yazı ile yenilese ve D'ye göndere, D hiçbir şekilde bu emri yerine getirmemelidir"



bence de getirmemelidir. ancak bizim bürokrasi alanımızda bu durum şöyle cereyan eder:

genel müdür g, daire başkanına bir tanıdığının sınavda o kadar başarılı olmadığını ancak sözlüde kendisine abuk sabuk sorular sorup mülakatı geçirilmesini, sınavda başarılı olmuş ancak referansları bakımından bakıldığında, cemaatten esaslı bir adamın tanıdığı olmadığı, başbakanla herhangi bir kayın hısımlığı bulunmadığı, herhangi bir bakanı uzaktan yakından tanımadığı ve hatta hatta bir milletvekilini yakından görmemiş birinin aradan kaydırılmasını talep ettiğinde ortaya iki durum ortaya çıkar:

durum 1: d harbi, dürüst ve insan emeğine önem veren bir daire başkanıdır, emrin yazılı halini bile istemeden bu emri kabul etmez, ama d görevinden alınır.

durum 2: d bu duruma üzülse de "emir demiri keser" diyerekten emri yerine getirir. rahat rahat maaşını yemeye devam eder, bu devirdaim daimliğini korumaya devam eder.

eee şimdi kim cezalandırılabilecek?

2 yorum:

tulip dedi ki...

:))
tüm duygularımın tercümanı yüce insan :)

coffeé dedi ki...

:))