Pages

8 Ekim 2008 Çarşamba


içimde tortulanan birşeyler var sanki. bir konuşamamazlıktır, bir yazamamazlıktır gidiyor. defterin sayfaları boş. elim kalemden kaçıyor.

sokağa çıkıyorum. insanların telaşlarından feyz almaya çalışıyorum. kafam dağılır gibi oluyor. ama içime daha başka şeyler doluyormuş gibi geliyor.


tiyatro izliyorum. F tipi bilgisayarıma sığıyor gibi geliyor hayatım. sonra beynimde açılıyor benim de perdeler... tüm düşünceler teker teker sahneleniyor.


bugün denizi izlerken, ruhumuzda bir pencere olsaydı diye düşündüm. ama açılabilen bir pencere. açtığımızda pencereyi, o tortulanmaya yüz tutan şeyler havalansa gitse... o pencereden bakan gözler kötü şeyleri de güzelleştirebilse...


kan revan ortalık, bir de üzerine sonbahar.... gazeteye bakasım yok...
ama umudu bırakmamak lazım. ama umutlanacak ne var sorusu daha da dönüyor şu sıra başımda.. dalga dalga içim.... vursam 2 bardağa.


2 yorum:

beenmaya dedi ki...

bir de böyle kafanda bir ağırlık oluyor değil mi. bir sürü kelime dört dönüyor mesela, sağa sola gözüne, kulağına hatta ütün vüdunun kenarlarına çarpıyor sürekli cannını acıtıyor. çıkmak istiyorlar içinden, sen de çıkarmaktan yanasın zaten o tıkanıp kalıyorsun bilemiyorsun nasıl olacağını ve öyle kalakalıyorsun işte...

coffeé dedi ki...

ağırlık ki hem de nasıl...

mesafelerle dolu noktalar işte... varıyorsun kırılıyor, kırılırken de insan illa ki kendine çarpıyor...

sevgiler :)