"içim yağmalanan bir samanyolu,
göç hazırlığında bütün hücrelerim"
diye yazmış Devrim Dirlikyapan, "Açığa Alınmış Göçebe" şiirinde. kaç gündür bir arzuhâl olarak yankılanıyor bu iki dize içsesimde. göçe seyirtmelerle meşgulüm ve fakat bir göçe varabilmişliğim yok daha.
nisanı tüketmekteyim, bir pencereli küçük odada. denizliğinde yapraklarına dokunduğum çok güzel bir bahçenin çiçeğiyle arkadaşlık ederek.
Ferhan Şensoy içkiyi kesince, daha önce sinirlenmediği şeylere sinirlenişini "günün yirmidört saate bölünüşü, haftanın yedi güne bölünüşü ve başlayan sekizinci günün salakça pazartesi diye isimlendirilişine sinirleniyorum" diye örnekliyor. ben sekizinci günün pazartesi olmasına sinirlenmeyi dünde bırakmış, fena halde dokuzuncu günün salı diye isimlendirilişine sinirlenmekteyim. benim sinirim de içesimin gelmiş olmasından mı acaba? nisanın bitmesine kızarken, mayıs'ı da dörtgözle bekliyorum. böyle nevrotik bir durum. zaten deli olduğu için bir yanım delirme durumum da yok ve delirmekten korkmaktan da.
içimde tarihlendirilmemiş yapraklar uçuşuyor bahar bahar. yaprakların kimi geçmişten, kimi umuttan, kimi hiç gerçekleşme ihtimali olmayan şeylerin toplamı.
uçuşuyor yapraklar... düzensiz, sözsüz, ruhsuz....
göç hazırlığında bütün hücrelerim"
diye yazmış Devrim Dirlikyapan, "Açığa Alınmış Göçebe" şiirinde. kaç gündür bir arzuhâl olarak yankılanıyor bu iki dize içsesimde. göçe seyirtmelerle meşgulüm ve fakat bir göçe varabilmişliğim yok daha.
nisanı tüketmekteyim, bir pencereli küçük odada. denizliğinde yapraklarına dokunduğum çok güzel bir bahçenin çiçeğiyle arkadaşlık ederek.
Ferhan Şensoy içkiyi kesince, daha önce sinirlenmediği şeylere sinirlenişini "günün yirmidört saate bölünüşü, haftanın yedi güne bölünüşü ve başlayan sekizinci günün salakça pazartesi diye isimlendirilişine sinirleniyorum" diye örnekliyor. ben sekizinci günün pazartesi olmasına sinirlenmeyi dünde bırakmış, fena halde dokuzuncu günün salı diye isimlendirilişine sinirlenmekteyim. benim sinirim de içesimin gelmiş olmasından mı acaba? nisanın bitmesine kızarken, mayıs'ı da dörtgözle bekliyorum. böyle nevrotik bir durum. zaten deli olduğu için bir yanım delirme durumum da yok ve delirmekten korkmaktan da.
içimde tarihlendirilmemiş yapraklar uçuşuyor bahar bahar. yaprakların kimi geçmişten, kimi umuttan, kimi hiç gerçekleşme ihtimali olmayan şeylerin toplamı.
uçuşuyor yapraklar... düzensiz, sözsüz, ruhsuz....
duvarlara çarpa çarpa
duvarlara çarpa çarpa
bir gizem didikliyor
kuş kafesim yüreğimi
yere düşürdük gülleri
dalıp gitmelerdeyim
önüne geçilemez
tutkuyla yarıştayım
çok iyi koşuyor tutku
ben frene basıyorum
gaz frene çok yakın
duvarlara çarpa çarpa
bir gizem didikliyor
kuş kafesim yüreğimi
yere düşürdük gülleri
dalıp gitmelerdeyim
önüne geçilemez
tutkuyla yarıştayım
çok iyi koşuyor tutku
ben frene basıyorum
gaz frene çok yakın
6 yorum:
nisana fren işlemiyor Coffeé, daha gelmeden kokusunu alınca boşalıyor frenler.. sen ne kadar frene basarsan bas, kendi bildiğine gidiyor yürek...bir de eylül vardır böyle, bakalım o neler edecek:)
@nily,
öyle hakikaten,en basılması gereken yerde boşaldı frenler. allah eylülün gazından korusun :)
nisan yağmurlarında önce sıkıca bir ıslanıp sonra kendini mayıs güneşine bırakıp kurutmalı :)))
@beenmaya,
peri çok iyi söyledin, çok güzel söyledin :)
Bence Mayıs Nisandan çok daha güzel bir, arkadaşların yazdıkları gibi nisan yağmurları sonrası, mayısın en yeşil haline ulaşıp, haziran güneşinin gelmesi için kızmayasın bu sefer..
@UFUK ÇİZFİSİ,
mayısı ben de çok severim aslında, zamanın çok çabuk gidiyor olmasının bir sıkıntısı çöktü de dün üzerime :)
Yorum Gönder