Pages

6 Aralık 2009 Pazar

tavan arası....


"Bazı eşyalarımız vardır; önce atmaya kıyamayıp tavan arasına kaldırırız da sonra unuturuz hani... Yıllar akıp geçtikten sonra bir gün, artık hayal meyal hatırladığımız ve işimize yarayacağına inandığımız bir şeyi aramak için, paslanmaya yüz tutmuş kilidini açarız tavan arasının ve uzun bir ömre ait bütün eski eşyalarımızı orada buluruz, güzel ve çirkin, neşeli ve üzgün... Hemen bir şeyi alıp çıkmak için alelacele girdiğimiz bu yarı aydınlık ve tozlu mekanda, her neye el atsak bizi gülümseyen bir çehre ile karşılar ve biz hiç farkına varmadan, dimağımıza uzak hatıraların lezzetini bırakarak zamanımızı hızla eleyip geçer. Birkaç zaman sonra ne aradığımızı tam olarak biz de bilmez olmuşuzdur artık ve orada her neye el atsak bir anıyla karşılaşır, ayrı bir sahneye temas ederiz.

Tavan arasında iyi de vardır, kötü de; yarar da vardır,fuzuli de. Tavan arasında asıl eşya değil de aksesuvar; gövde değil de ayrıntı bulunur. Oraya insan hep başka bir şeyi aramak için girer ama hiç aramadığı pek çok şeyle karşılaşır.

Bir tavan arasının eşyası, yeniden kullanılmak için değil, kurtulunmak için oraya konulmuş gibidir nedense. Belki de bu yüzden, orada eşyalar, gözden çıkarılmışlığın, terk edilmişliğin, unutulmuşluğun, vefasızlığın acısıyla başlarlar her günkü sohbetlerine; ve her gün ahlaktan, faziletten, adaletten, erdemden, insaniyetten oluşan hatıralarını tazeleyerek tekrar ağlaşırlar eski sahiplerinin yeni hayatlarına.

Geçmiş zaman puslu hatıralarıdır kimlikler giydiren ruhlarımıza ve geçmiş zamanlar neşeleri ve sevinçleriyle, hüzünleri ve acılarıyla en çok tavan arasında saklanırlar. Biz onları keşfettiğimiz vakit adını tarih koyarız."

İskender Pala'nın Tavan Arası adlı kitabının arka kapağından....

2 yorum:

beenmaya dedi ki...

belleklerimizde en büyük tavan araları değil mi zaten...

coffeé dedi ki...

@beenmaya,
öyle gerçekten peri'm....