Pages

5 Nisan 2010 Pazartesi

belki bir dilim aydınlık

bir tutam unutulmamak
pleksiglas bir sevinç hü

bundandı galiba o yolda yürürken ısrarla sana uğramalar... yine bundandı galiba  bu son soluklanmaya çalışma.... iki kişilik hikayelerin yaman çelişkileri, yarım kalan şeyleri dolanmaktadır yüreğimizde; yüreğimizi bir mengeneye alır biçimde....mengenenin içi uyumsuzluklarla, yanlış anlaşılmalarla, anlatamamalarla cilalanmış biçimde....

o savaş filmlerinden hallice olan iki kişilik hikayenin iki kişisi aynıydı aslında... bazı noktaları vardı dokundurtmadıkları ve fakat bu dokundurtulmayan noktalar çok tersti onlarda; ve o iki kişi ısrarla o noktalara dokunup yaraladılar birbirlerini... biri yalana tahammülsüz; diğeri yalanda usta... biri yalan söylediğini/söyleyeceğini bile bile açmakta çoğu şeyi; yalanı görünce gürlemekte diğeri de yalana öfkelenilmesine gürlemekte... ve bu ve buna benzer o çatışık noktaların acıttığı yerlerden sızan cümlelerdir bunlar; al kalbim seyreyle.....



kaatil cinayet barında 

içiyorum viskileri artık bana yasakken 

zıvanadan çıkmışım 

yaşamaya küskünüm 

şimdi ölsem ne güzel 
hiç kimseye borcum yok 
sanki şair değilim 
şimdi ölsem çok güzel 
hiç bir şeyden suçluyum 


kaatil cinayet barında 

maktül bizzat kendisi 

mavi ile yazılan kızımlar "gündeste"'den......


 tutam unutulmamak 

2 yorum:

Bestami Bey dedi ki...

"Şimdi ölsem ne güzel"

Son yıllarda ne çok söyler oldum böyle.Tezatlar dünyası.En çok da yaşamdan en keyif aldığım zamanlar ve bitmesin dediğim anlarda aklıma gelir.Bir "Garip" Bestami Bey'im samanpazarı'nda.

coffeé dedi ki...

@Bestami Bey,

tezat... belki de o keyfe bi zarar gelmesinin korkusu mudur nedir.... bana da çok olur.... "tamam şimdi" derim ama baksana hayattayız işte... olalım da di mi biraz daha ama.... ellerinden öperim