hüsnü bey'in gözleri kahverengiye çalan eladır
güneşin yaktığı yüzünde iki parlak nokta,
uyku düşünce de o kapaklara bir tutam buğu...
hüsnü bey'in gölgesi kendine ait değildir sadece,
kardeşlerinin, yeğenlerinin, karısının, çocuklarının, ahbaplarının gölgesidir.
çocuk yaşta babasını kaybeden hüsnü bey'in damağındaki buruk tad öğretmiştir ona
"gölgesizliğin" yaman çelişkilerini,
ve ne zaman sormak istese bu çelişkileri
çok sıkı dayaklar yemiştir taze dul annesi fethiye hanımdan.
bir abisi bir de bacısı vardır hüsnü bey'in
abisi baba yerine
beraber köy yerine
oradan ormana
oradan ev yapımı peynir satmaya
oradan sökeye inşaatlarda tuğla örmeye
oradan köye
oradan insanlara
çok çalışmıştır hüsnü bey
zaten iş çok korkarmış kendisinden
ahmet bey'in ceketi gibi onun da kasketi oluvermiştir hüsnü bey'in kasketi
görünce cebi biraz para...
hüsnü bey e dar gelir durduğu yerler
gitmek ister
başka yerlere
izin vermez annesi, razı olur kaderine...
çok sever hüsnü bey musikiyi
okumayı
yedirmeyi...
hüsnü bey kızarsa şimşek çakar o buğulu gözlerden,
kırgınlığı fizanlara sürgündür..
unutmaz yapılan kötülüğü;
iyiliği unutmadığı kadar...
hüsnü bey babasıdır biri erkek biri kız çocuğun,
erkek çocuk da çok düşkündür hüsnü bey'e
kızla çok benzemektedirler birbirlerine
bu yüzden hiç duramamışlardır aynı ipin üzerinde
hüsnü bey zor affedicidir
ve tek affetmediği şeydir yalan
yaralarını sara sara kimi zaman da üzerine başka yalanlar dökülerek varmıştır 71 yaşına
ve lakin bir başka yalan yüzünden kalmıştır 71 yaşında...
hüsnü bey'in içindeki damağı buruk tadlı çocuk gözlerini yaşartırdı hüsnü beyi'in
kızı üç kez şahit olmuştu buna,
birincisi ağabeyi ölünce,
ikincisi pikabı yeğeni tarafından satılınca,
üçüncüsü de kızı "okumaya" gidince
71 yıl dökülmüş hüsnü bey'in avuçlarına sonsuzluğun durağında
o avuçlar şimdi sonsuzlukta
ölümden kurtulmuş,
bir daha ölmeyecek şekilde diğer ölümü atlatacakları beklemekte..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder