Pages

20 Ocak 2012 Cuma

Senin Gibi Kuşlar

Kişiliğimin bir bölümünü aldırayım diyorum. Ara sıra diyorum. Yatayım bir ameliyat masasına, ayıklasınlar beni. Aceleciliğimi alsınlar mesela. Haksızlığa dayanamayışımı birazını çıkarıp tıbbi atıklar bölümüne göndersinler. Boşalan yerlere daha fazla ‘hayır’ diyebilmeyi koysunlar. 
Hassasiyetin en az yarısını çıkarsınlar. Onun yerine sert davranma protezi koysunlar. “Arlı arından korkar; arsız sanır benden korkar” diyorlar. Doğru diyorlar. Ar’ımın da birazcığını ar transplantasyonu yapıp versinler ihtiyaç sahiplerine. 
Yağ aldırır gibi nezaketi de aldırayım; nezaket ‘liposuction’ı yaptırayım diyorum. Ferahlayayım biraz. Söz söyleme yeteneğimin bir kısmını da çıkarıp yerine ‘laf geçirmeyi’ koysunlar. İşini ciddiye almayı da en az dörtte üç oranında kesip çıkarsınlar, lüzum yok artık çünkü öyle şeylere.  
Suni döllenme gibi bir yerde benim gibiler için böyle yeni kişilik özellikleri üretip üretip yerleştirsinler içimize. Hatta organ bağışı gibi olsun bu iş. İyi insanların iyiliklerini ölümlerinden sonra böbrek, kalp gibi iyilik bekleyen insanlara taksınlar. 


[...]


Yatma bıçak altına sen de. Git kendine kendin gibi bir kuş bul, taze bir bahar ya da gamlı hazan. Böyle yaşayıp gidiyoruz çünkü. Yılıyoruz ve sonra yeniden ayağa kaldırıyor bizi bize benzeyenler. Sanki yeniden düşmeyecekmişiz gibi değil, öyle bir söz hiç vermeden. 
Ama hayat küçük bir şey zaten. Sen, ben ve senin gibi kuşlar. O kadar. Gerisi çoğu kez gaflet ve dalalet. Sonra işte kuşlar uçuyor, söz veriyorlar sana, senin gibi olacaklarına...


Ece Temelkuran

1 yorum:

Adsız dedi ki...

çok şekerli olmuşş :(