Pages

5 Aralık 2007 Çarşamba

gece, uykusuzluk...


bir yerlerde sesler var.. yüreğimde ise başka bir ses.. Schopenhauer beni bozuyor galiba:) ve kulağımda Ahmet Kaya... çelişki midir yoksa uyumlu bir bileşim midir daha kestiremedim. sabah farkına varmış olurum belki...

bu sesler yanında da gecenin sessizliği mi benim sessizliğim mi karışıyor bir yerlere.. ayırt etmek güç... neye inanacağını kestirememek de.. bilememek de...

gidiyor olmak.. bir kaçışa sığınmak... gidiyor olmak.. baya bir süre....

ama Ahmet Kaya iyi geliyor gibi... bu şarkının sözleri daha ilk defterde yazılıydı.. bir sıra da çok dinlerdik...



music player
I made this music player at MyFlashFetish.com.

Şimdi saat sensizliğin ertesi
Yıldız doğmuş gökyüzü ay aydın
Avutulmuş çocuklar çoktan sustu
Birben kaldım tenhasında gecenin
Avutulmamıs ben.

Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
Ki bu yaşlar
Utangaç boynunun kolyesi olsun
Bu da benim sana
Ayrılırken hediyem olsun.

Soytarılık etmeden güldürebilmek seni
Ekmek çalmadan doyurabilmek
Ve haksızlık etmeden doğan güneşe
Bütün aydınlıkları içine sezebilmek gibi
Mülteci isteklerim oldu arasıra, biliyorsun
Şimdi iyi niyetlerimi
Bir bir yargılayıp asıyorum
Bu son olsun, son olsun.

Şimdi saat yokluğunun belası
Sensiz gelen sabaha günaydın!
İşi gücü olanlar çoktan gitti
Bir ben kaldım voltasında gecenin
Hiç uyumamış ben

Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
Ki bu yaşlar
Utangaç boynun kolyesi olsun
Bu da benim sana
Ayrılırken hediyem olsun.

Kafamı duvara vurmadan tanıyabilmek seni
Beyninin içindekileri anlayabilmek ve
Yitirmeden yüzündeki anlık tebessümü
Bütün saatleri öyleyce
Dondurabilmek için
Çıldırasıya paraladım kendimi
Lanet olsun
Artık sigarayı üç pakete çıkarttım günde
Olsun gözüm olsun, ne olacaksa olsun...

Hiç yorum yok: