Pages

20 Mayıs 2008 Salı


sonsuzluk böyle bir şey galiba. insan beyninin somutlaştırma çabasıyla; şu an benim karşımda uzanan ufuk çizgisinin ötesini düşleyememem gibi.

Albinoni'nin bu adagiosunun yaylılarındaki hüzün, her daim hüzünlenmeye meyilli bir kişilik olan beni yine hüzünlendirdi :) çok şaşırdık değil mi?

fısıltıları bastıran; kulaklarımdaki müzik. içimdeki gürültüleri ise bastıracak birşey bulamıyorum şu sıra. karanfil etkili oluyor, bir de uzayan gün, kısalan geceler. şimdi Einstein çıksa gelse: "yalan söyleme, sana göre geceler de uzun" diyecektir. bu doğruluğu sınanınca bizi gayet doğru bir sonuca götürecek bir önerme olur galiba. uyuyamamaya başladım yine. gözümü kapatmak istemiyorum pek; beynimin imgeleme alanı göz kapaklarıma vurmasın diye...

şu an, günün son güneş ışıltısı masama vuruyor; gölgeleniyor masam; kulağımda ise adagionun en damar kısmını ifade eden keman solo var... dakika 5:19...

gitgide katılaşıyorum, katılaşıyoruz..............................

Hiç yorum yok: