fernâme'yi izledikten sonra başlamıştım kalemimin sapını gülle donattım'ı okumaya. hep aklımda usta kendini yazarken o satırlarda çocukluğundan itibaren; bir de bunları anlatsa nasıl anlatır diye dolanmıştı kafamın içinde. dün akşam 40 ambar'ı izlerken bu yaratıcı ustanın benim kafamdan 2008 de geçenleri 1995'te çoktaaan gerçekleştirmiş olduğunu görmek çok keyifli oldu.
meşhur ibne de gol fantazisi, sonra ayı ismail ağbi, ortak pazar konusunda fransa'ya çağrılıp bir hafta strasburg'ta sigara alamayışı ve makas adnan'a inat olsun diye strasburg konservatuarı sınavına girişini ve fernund sensua oluverişini anlatıyor. kitapta okurken onun yanındaymışsınız gibi bir hissiyatınız oluyor, ancak bunları ondan dinlemek çok çok daha keyifli.
daha sonra nuh 2 projesi itibariyle amerika'ya çağırılışını, amerikalılara ne güzel de hassiktir deyişini de anlatıyor. ve oradan içinden dalga geçen tiyatronun kurulmasını anlatıyor. kendini "yaratılmışın içinde yaratmadan duramayan" olarak tanımlayan usta ilk bestesini ve sonu olmayan şarkısını da bizle paylaşmadan edemiyor.
mutlaka izlenmeli... tekrar tekrar hem de.. öğreneceğimiz daha çok şey var çünkü bu kavuklu'dan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder